2015... Bir kız girdi hayatıma. Sevgilim değildi ancak bir flört mevcuttu. 1.75 boylarında 90 kilo falan. Tombalak bir şey yani. Hemen hemen her hafta sonu buluşur, kahve içer, sohbet ederdik. Ev arkadaşlarıyla kalıyordu ki ev arkadaşları da erkekti. Bir ara onlarda kaldım. 3 ev arkadaşının 2'sinin gay olduğu kanaatine vardım. 14 Şubat'da bile buluşmuştuk hatunla. Eh iyiydi yani aramız. Sonra bir gün bize geldi. Aylık bakımı olması sebebiyle tren tünele girmiş olmasa da yakınlaştık.
Sonra kız soğudu. Yazılanlara cevap vermez oldu, verse de kısa kısa. Bana yazma der gibiydi. Direk üstüme alındım tabi. Ben nerede hata yapmıştım?
2015 Mayıs.
Zaten senelerin getirmiş olduğu bir yorgunluk vardı ruhumda. O kızın böyle yapması ile S.O.S bayraklarını açtı ruhum.
Geceleri yattığımda üzerime bir heyecan geliyor gibiydi. Göğüs boşluğuna dolan ve giderek artan bir his. Bir kaç gece böyle oldu. Nefes alış verişim ile kontrol ediyor, sonrasında geçiyordu ama bir anlamda verememiştim.
Bir gece o his nefes alış veriş ile de geçmedi. Biraz korktum. Mastürbasyon yaptım. Amaç kafayı dağıtmak o his'den uzaklaşmaktı. Velhasıl bir kaç gece öyle geçti derken hafta sonu okulda DGS deneme sınavı varken gene uğradı. Nefes alış veriş ile kontrol etmeye çalışsam da olmadı maalesef ve hocaya eczaneye gitmek istediğimi söyledim. Hemen eczaneye gidip durumu anlattım. Bana dedikleri şey sen anksiyete olmuşsun yani diğer adıyla kaygı bozukluğu.
Bana bitkisel bir ilaç verdiler. İsmi de passiflora. 30 kapsülden oluşan bitkisel bir ilaç. Öyle böyle o günü bitirdikten sonra eve gittim ve hemen hastanelerden psikiyatrist randevularına baktım. Benim evime alakasız olan bir hastaneden randevu alıp sanırım pazartesi hemen gittim.
Doktora durumu anlattım ki 1-2 dk bir şey sürdü. Eczaneden aldığım ilacı yazdı o da "Git bunu al ve kullan. Eğer 1 ay sonra geçmez ise gel, antidepresana başlayaım" dedi. Hani antidepresanları az buçuk biliyoruz. İnsanları yürüyen ruhlara çeviren kimyasallar. Başlaması bir dert bırakması çok ayrı bir dert. Netteki yorumlardan bu açıkça anlaşılıyordu.
Verilen ilacı 1 ay kullandım ama geçmedi. Bende doktora gitmek ve antidepresana başlamak yerine tekrar eczaneye gidip başka bir bitkisel ilaç aldım. Adı st. john's wort diye bir şey. Bu da 60 kapsüllük bir ilaç. Başladım bunu kullanmaya.
Bu rahatsızlık aklıma gelmedikçe hiç bir sıkıntı vermiyor ama aklıma gelince ise "işte gene geliyor, bak o his geldi" diye kendi kendime konuşa konuşa getiriyordum. O his gelirken de ablamın panik atak geçirip hastane aciline gitmemiz vs aklıma geliyordu. Ben de öyle mi olacaktım?
O ilaç bitti ardından tekrar aldım. Hastalık geçti gibi gibiydi. Ya aslında bu hastalık psikolojik olduğundan tamamen geçtiği söylenemez sanırım. Ruhsal bir durum. Ruhun rahatlayana kadar seninle. Ruhun kötüleştiğinde yani üzülürsen, strese girersen falan hop tekrar hortluyor. Neyse
Yaklaşık 5 aylık ilaç kullanımının sonlarına doğru bırakma kararı aldım. Bayram ziyareti için Ege tarafında bir yere gittiğimizde her gün kullanmam gereken ilacı, iki günde bir almaya başladım. Belki son zamanlarda üç günde bir. Amacım ilacı birden kesmek olmadığı için böyle bir şey yaptım. Belki de hiç gerek yoktu. Bilemem.
2015 Kurban Bayramından bu yana kullanmıyorum. Çok nadir yoklamışlığı olsa da hiç öyle hastanelik bir durumum yoktu çok şükür!
Sinir, stres, üzüntü. Bunlar çok kötü şeyler be arkadaşım. Sapa sağlam adamı kanser yapıp öldürür bunlar. Fiziksel olduğu kadar ruhumuza da iyi bakmamız lazım ama maalesef sikimize takmıyoruz bu tür şeyleri. Ta ki başımıza gelene kadar.
Hastalığım hafif olsa da tam tamına 6 ay boyunca her hafta sonu gittiğim DGS kursuna rağmen sınava girmedim. Girmedim çünkü sınav esnasında rahatsızlanıp sınavı yarıda bırakmak zorunda kalmam yüksel bir ihtimaldi. Gülmeyi unuttum, ağlamayı unuttum ki ayda yılda bir için kendi odamda kendi başıma ağlardım. Ağlardım ve bu beni ruhsal olarak rahatlatırdı ama o esnada ağlayamadım. Tabi ruhun yükünü bunlar da arttırıyor işte. rahat olmak lazım, biraz gamsız. Bir de bu tür rahatsızlıkları ciddi anlamda yaşayanları düşünün. Hayatları bitiyordur sanırım o dönemler. Yürüyen ruhlar.
Olur da bu sikimtırak hastalık sana da uğrarsa ruhun bir an önce rahatlat. Sakın ihmal etme!!!
Benim bu hastalık aslında daha kısa sürerdi çünkü ben reçetemi yazmıştım. Nedir reçetem? Bol bol sarılmak, sevişmek falan. Beden ile beraber ruhumu da boşaltmak. Ben yapamadım tabi o ayrı.
Ruhuna iyi bak arkadaşım. O olmadan sen bir hiçsin!
Öptüm.
Yorumlar
Yorum Gönder